Loading

Uyku Sersemi-Hakan Bıçakçı Selin KÖSEOĞLU-9A

HAKAN BIÇAKÇI'NIN HAYATI

Hakan Bıçakçı çağdaş bir Türk edebiyatı yazarıdır.1978’de İstanbul’da doğdu. 1996 yılında üniversite eğitimi için Ankara’ya gitti. 2001’de Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirerek İstanbul’a döndü. Çeşitli dergi ve gazetelerde edebiyat, sinema, popüler kültür konulu yazıları ve öyküleri yayımlandı.

EDEBİ KİŞİLİĞİ VE SANAT ANLAYIŞI

  1. Betimleme ve öykülemeden oldukça yararlanır.
  2. Günlük hayattaki deneyimlerini ve gözlemlerini belirli bir kurgu yaratarak aktarır.
  3. Günümüz yazarı olmasından dolayı çok fazla yabancı kelime kullanmamaktadır. Kısacası dili sade ve açıktır.
  4. Benzetmelere ve abartmalara oldukça yer vermektedir.
  5. Genellikle öykü ve roman türünde eserleri bulunmaktadır.
  6. Yazdığı eserler konularını genellikle oldukça güncel durumlardan belirlemektedir ancak olaylar kurmacadır.

ESERLERİ

  • Rüya Günlüğü-2003 (roman)
  • Boş Zaman-2004 (roman)
  • Apartman Boşluğu-2008 (roman)
  • Karanlık Oda-2010 (roman)
  • Ben Tek Siz Hepiniz-2011 (öykü)
  • Doğa Tarihi-2014 (roman)
  • Hikayede Büyük Boşluklar Var-2015 (öykü)
  • Otel Paranoya-2017 (resimli öykü)
  • Uyku Sersemi-2017 (roman)
  • Normal Nefes Almaya Devam Edin-2019 (öykü)

UYKU SERSEMİ

  • Konu: Kentsel dönüşümün insanlara etkisi
  • Ana Karakter: Kahraman KARA
  • Yan Karakterler: Elif, anne, baba, Berna, Serap...
  • Çatışma: Kahraman'ın kendi iç çatışmaları, yazdığı kitabın kentsel dönüşüm yüzünden bir anda rehber olmaktan çıkıp nostalji kitabına dönüşmesi, Elif'le ve diğer karakterlerle arasında gerçekleşen çatışmalar.
  • Zaman: Gezi Parkı olaylarının gerçekleştiği zaman dilimi
  • Yer: İstanbul

KAHRAMAN KARA

  • Ana karakterdir.
  • Birinci bölümde Elif ile sevgili olmaların rağmen birinci bölümün sonunda yaşanan fotoğraf olayının bardağı taşıran son damla olmasıyla beraber ikinci bölümün başında ayrılmışlardır.
  • Günlük hayatında yaşadığı çoğu olay rüyasına girmektedir.
  • Berna adında bir kedisi vardır ancak o da daha sonrasında ölmektedir.
  • İstanbul'un gizli güzelliklerini turistlere sunan bir kkitap üzerinde çalışmaktadır. Fakat kitabında içinde bulunan yerlerin neredeyse hepsinin kapanmasıyla beraber rehber olarak hazırlamaya başladığı nostalji kitabına dönüşmüştür.
  • Her şey için liste yapmayı sevmektedir.
  • Müzik ve film izlemeyi sevmektedir. Hatta bunları gruplara ayıran listeleri de bulunmaktadır.
  • Farklı farklı alışkanlıkları bulunan bir insandır.

BİRİNCİ BÖLÜM

"Son birkaç yıldır devasa bir şantiye alanına dönen mahallemin girişindeki, yakında yıkılacağını tahmin ettiğim duvarda birbirinden ironik kırmızı harflerle "Kentsel dönüşüm muhteşem olacak!" yazıyordu." (Bıçakçı, 2017, syf.26) --- Günümüzde neredeyse İstanbul'un tamamında kentsel dönüşüme girdi veya girmeye hazırlanıyor. Hatta sadece kentsel dönüşüm ile sınırlı kalmıyor bir de ekstradan binalar inşa ediliyor. Bu nedenle de şehrin trafik ve insan seslerine ek olarak fonda hep bir inşaat sesi bulunmaktadır. Bu durumda artık dayanılmaz bir hal almaya başlamaktadır. Ayrıca İstanbul ve diğer birçok yerde başlayan kentsel dönüşüm deprem gibi durumlardan daha az hasarlı çıkmamızı sağlayacaktır ancak bu durum yavaş yavaş İstanbul'un büyüsünü bozacak boyutlara ulaşmaktadır. Uyku Sersemi kitabında da Kahraman'ın İstanbul'un gizli güzellikleri ile alakalı yazıdığı kiatbın amacından sapmasının en büyük nedeni kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşüm sadece şehirlere ve genel olarak ülkeyi etkilemekle kalmamaktadır. İnsanları da değiştirmektedir. Aynı kahramanın yaşadığı gibi...

"Bağdat Caddesi sağlı sollu, altlı üstlü satılık, kiralık yazılarıyla kaplıydı. Dükkanların çoğu boştu. Kasvetli vitrinler toz içindeydi. Terk edilmiş mankenler çırılçıplak ve kırık döküktü. Dört beş binadan biri yenilenmek üzere yıkılmaktaydı." (Bıçakçı, 2017, syf. 50) --- Eski bağdat caddesi? Bağdat Caddesi'nin büyüsü? İstanbul'un büyüsü? Bu soruların cevapları var mı? Yok. Çünkü yavaş yavaş hepsi yok oldu ya da oluyor.

"Para çekmek için ATM'ye uğradım. Kartı takıp şifremi girdim: 1213. Yanlış girmiş olacağım, uyarı çıktı. Tekrar yanlış girersem kartımı yutacağını söylüyordu kurumsal bir dille. İnsanlığı tehdit eden makineler." --- Öyle bir noktaya gelindi ki Kahraman'ın daha doğrusu yazarın değindiği noktada aslında oldukça önemli. Makineler yani yapay zekalar bizleri birçok alanda tehdit ediyor. ATM'ler günlük hayatımızda sıklıkla kullandığımız yerler olduğu için gayet açık bir örnektir. Ancak aslında oldukça fazla karşılaştığımız ve çok önemsemediğimiz bu durum ileride nelere sebep olabilir aslında pek de düşünmüyoruz. Bence bizi tamamen yok etmeye çalışmalar ancak yüksek ihtimalle onlar için çalışıyor oluruz. Yani bize ele geçirmiş olucaklardır.

Birinci bölümde genel olarak Kahraman'ın yaşadığı çevre, onun hayatındaki değişiklikler, kitap meselesi, alışkanlıkları ve rutinleri betimlemeler yardımıyla açıklanmıştır. Kentsel dönüşümün hem çevreye hem de insanların üzerine etkisine değinilmiştir. Bu durum şunlarla aktarılmıştır: Kahraman'ın çevresinde, yürüdüğü yollarda gördüğü evler, dükkanlar kentsel dönüşümün çevreye etkisini; Elif'in çektiği fotoğrafta ve aynaya baktığında gördüğü kişiyi kendine benzetmemesi de kentsel dönüşümün insanlar üzerinde yarattığı değişimi göstermektedir. Kahraman'ın kitabın başında oldukça mutluyken sonunda başındaki halinden eser kalmamıştır. Bu nedenle de kitabın il bölümünün adı "Mutlu Son"dur.

İKİNCİ BÖLÜM

İkinci bölümün başında Kahraman'ın ruhsal sıkıntılar yaşamasından dolayı Elif'le ayrılırlar. Sol gözünde bulunan seyirme artınca doktora gider ancak herhangi bir sorun yoktur. Tüm bunların yanı sıra Kahraman'ın gördüğü rüyalar daha da karmaşıklaşmıştı. Hatta artık Kahraman hangi olay gerçek hangi olan rüya onu bile anlayamıyorudu. Aslında bu durum bize onun yavaş yavaş delirmeye başladığının bir göstergesidir. Tüm yaşadığı durumlarda "psikolojik" tir.

" "Gömmek istedim ama toprak bulamadım." Topraklı tırnaklarımı gösterdim. Gerçekten çabaladığımı ispat etmek ister gibi. " Bulduğum küçük alanı kazdım. Beton gibiydi." " (Bıçakçı, 2017, syf. 135) --- Kentsel dönüşüm ve çarpık kentleşme beraber devam ettikçe Kahraman'ın kedisini gömebileceği kadar bile bir topraklık alan kalmamıştır. Her yer evlerle veya moloz yığınlarıyla doludur.

"Geçici olarak vermiş olduğum proje adıyla basılmıştı: "İstanbul Kitabı" . Elime aldığım an, kitabın hayal ettiğim versiyonuyla ilgili yaptığımız toplantıdan sonra yayınevinden çıktığımda içime yayılan mutluluğu hatırladım. Akşamına Elif'e gitmiştim. Evde örümcek olduğuna dair not karşılamıştı beni. Salonda uyumuştum. Uyandığımda yine kitap dosyasını düşünmüştüm." (Bıçakçı,2017, syf. 147) --- Kitap eski kitap değildi değişmişti. Elif'le ilişkisi aynı değildi ayrılmıştı. İstanbul aynı değildi kentsel dönüşüm canavarının eline düşmüştü. Kahraman'da aynı değildi. O ise tüm bu değişimlerin üstesinden gelemeyerek psikolojik rahatsızlıklar geçirmekteydi. Delirmişti kısacası.

ÖNERİ VE YORUMLAR

Genel olarak Hakan Bıçakçı'nın üslubunu beğendim. Eski kelimeler bulunmadığından dolayı dili oldukça anlaşılırdı. Ayrıca güncel olayları konu alması da anlaşılabilirliğini artırmaktaydı. Anlatımını desteklemek için kullanıdığı benzetmeler gayet yeterliydi. Hakan Bıçakçı ile bu kitap ile tanıştım ve kitabı bir solukta bitirdim. Çünkü aslında günlük hayatımızda çokça karşılaştığımız bir durumu yüzümüze açık ve sade bir üslup ile vurunca gerçekten bu yanlış anlaşılmış kentsel dönüşüm üzerine daha çok düşünmeye başladım. Bu romanı başta İstanbul'da yaşayanlar olmak üzere herkesin okumasını öneririm. Çünkü artık şehrin bu durumu, biriken iş ve projelerin stresi Kahraman'ın başına bu tip olaylarına gelmesine neden olmuştur. Yani onun delirmesine neden olmuştur. Evet, belki biz de bu kadar ileriye gidemez bu durum ancak şu an yaşayan herkesin içinde bulunduğu dünyada gördüğü ve görebileceği durumları gün yüzüne çıkaran bir romandır. Ben de mutlaka Hakan Bıçakçı'nın diğer kitaplarını da kütüphaneme ekleyeceğim ve okuyacağım.